19 Aralık 2019 Perşembe

Yeni Yıla Doğru Minimalist Hayat


Koca bir yıl geçti. Nasıl geçti anlamadım desem? Gerçekten de anlamadım. Sanırım hayatımın en hızlı geçip giden yılı oldu.

Şimdi 2020 yaklaşırken her zaman olduğu gibi, bu yıl hayatımda neler olup bitmiş ve 2020'den beklentilerim ne diye soruyorum kendi kendime.

Aslında galiba beklentilerim yeni gelen yıldan değil, kendimden. Öncelikle bunu öğrendim.

2019'da karavan hayalime çok yaklaşmıştım ama tam anlamıyla aradığım aracı bulamadığım için hayal kendi kendini biraz erteledi. Gelecek sene bu hayali gerçekleştirmek için gerekenleri yapmam gerektiğine karar verdim. Bir şekilde olacak biliyorum. Bakalım.

Bu arada 2019'da tam anlamıyla minimalist olma yolunda iyi adımlar attığımı gördüm.

Bir kere ciddi anlamda alışveriş konusunda çok dikkatli davrandığımı söyleyebilirim. Gerçekten gerekmeyen hiçbir şey almadım. Zaten yoğun tempoyla çalışırken böyle şeylere pek de vakit kalmıyor.

Aslında kendime vakit ayırdığım bir yıl oldu 2019. Bol bol inzivaya çekildim. Hatta yazın tatile bile gittim.

Aralık ayı geldiğinde senenin uçarak geçip gittiğini ve gelecek sene için neler yapmayı planladığımı düşünürken, bütün yıl dilimden düşmeyen bir söz beni durdurdu: "Yerleşik düzene yatırım yapmayı sevmiyorum!"

Evet, sevmiyorum doğru ama bu demek değil ki gerekenleri de yapmayacağım, sonuçta bir evde yaşıyorum ve karavan hayalim gerçekleşse de bir üs mutlaka olacak diye karar vermiştim zaten. O halde biraz evle ilgilenme zamanı dedim ve Netflix'te minimalizm temasına uygun olan şeyleri izlemeye başladım. Minimalizm, Tidying up with Mari Kondo, Stay Here, Tiny House Nation gibi...

Hepsi inanılmaz derecede ufkumu açtı. Zaten bildiğim ve uyguladığım şeylerin teyit edilmesi gibi bir şey oldu bir yandan, öte yandan da bana ilerisi için inanılmaz fikirler verdi.

Zaten karavanda yaşar gibi bir hayat sürüyorum aslında, benim evim de Tiny House sayılır. O zaman bari bu süreci daha da kendimi bu hayata hazırlayarak geçireyim dedim.

Her şeyi baştan ele almaya karar verdim. Önce gardrobuma el attım bir kez daha. Gene bir sürü şey verdim. Ama en azından daha derli toplu bir hal aldı. Ben hâlâ yapacak bir sürü şey olduğunu biliyorum elbette...




Bu fotoğraf günlük kıyafetlerin olduğu kısım. Benim gardrobum mevsimlik değil yıllıktır. Gece kıyafetleri, dış giyim ve ayakkabılar diğer kısımda, pantolonlar da öyle. Ayakkabıları oldukça azalttım.




Bu da çekmecelerimden biri.


Yatak odam zaten hep sadedir. Ben mümkün olduğunca yatak odasının huzur veren bir yer olmasını isterim. Yatak odam bu fotoğrafta göründüğü gibi işte...




Aynanın arkası az önce içini gördüğünüz elbise dolabım. Bence huzur olması gereken yerlerdir yatak odaları. Sadelik ve huzur. Kediler de bunu sever.




Sonra sıra kitaplara geldi. En zorlandığım kısım yıllardır. O dev kütüphanemi kaç kez revize ettim, ne kadar kitap verdim defalarca ve hâlâ çok kitap var, çok fazla. Gerçi artık kitaplar ağırlıklı olarak meslek kitapları olarak azaldı, veremeyeceğim referans kitapları ve meslek kütüphanemin önemli kitapları var. Edebiyatı ağırlıklı olarak veriyorum. Bu sefer de yeni rehberler de faydalansın diye artık hiç kullanmadığım, okumadığım meslek kitaplarımı İRO'ya (İstanbul Rehberler Odası) bıraktım. İki koli kitabı da Gaziantep'te bir kütüphaneye bağışladım.

Bazı kitaplar var ki veremem, Süryanice kitaplarım, Süryani kültürü kitaplarım, bazı meslek kitapları, yazarından imzalı kitaplar vs. Gene de hâlâ elden çıkartılması gerekenler olduğunu görüyorum. Onları da önümüzdeki günlerde bitireceğim kesinlikle.






Bunlar kitap dendi mi evde en sevdiğim ve huzur duyduğum köşeler. Elbette bu kadara inmesi mümkün değil kitap sayısının ve iki kütüphane ünitesi var bu fotoğraflarda görünmeyen, bir de dolapta duran bir kitap topluluğu, toplam kitap sayım kaç oldu inanın bilmiyorum ama epey azaldığı kesin.

Kitap konusunda radikal çözümler bulmayı hep istemişimdir. Elimdeki tüm kitapları bir minnacık USB'ye sığdırsam falan gibi. Bu pek çok kitabım için mümkün değil, onların e kitap olarak bulunması imkansız, ancak kendim yaparsam olur ama bu arada e kitap konusu bana artık hiç de sevimsiz gelmiyor, hatta sesli kitap konusuna bile girdim ve çok sevdim. Artık mümkün olduğunca kitapları Kindle'dan okuyorum, belgelerimi de pek çok kitabımı da ona yüklüyorum.




Bu arada çalışma masamın inanılmaz dolu ve beni rahatsız eden bir görüntüsü vardı. O konuda da sanırım başarılı bir çalışma yaptım gibi... Bakın artık masam böyle.




Mutfak konusunda zaten oldukça az şeyim var başka insanların mutfaklarına kıyasla ama bana hâlâ fazla, çok fazla geliyor her şey. Mutfağım, minicik evimde bir "açık mutfak". Çok seviyorum orayı.





Son derece fonksiyonel raf ve dolaplar var mutfakta.



Taşınırken çok şey verdim, eledim. Gerekli olanları bıraktım aslında. Günlük kullanım için olanlar bu dolaplarda ve rahat ulaşabileceğim yerlerde.




Erzak ve baharat dolabım da böyle...



Yok yok burada fazla hiçbir şey yok. Burada gördüğünüz ilk iki raftaki tüm baharatları kullanıyorum ben. En alttakiler de erzak zaten ve bir veganın yediği şeyler işte...

Mutfak dolaplarındaki günlük kullanıma ayrılmış şeylerin dışındaki birkaç şey de salondaki büfede duruyor. Salon ve mutfak aslında iç içe benim evde.




Şu en başta söylediğim, yerleşik düzene yatırım yapmayı sevmemek meselesi var ya, ben onu aslında salona bir türlü almadığım kanepe için söyleyip duruyorum. Bununla da gayet iyi idare ediyorum taşındığımdan beri.



Burada oturup televizyon izliyorum hatta bazen bilgisayarımı da yanıma alıp buradan çalışıyorum.




2020 yaklaşırken bende durumlar böyle. Yeni yılda her şeyden önce karavan yaşamına bir adım daha yaklaşmayı, aradığım uygunluktaki aracı bulup alabilmeyi, yazılarımı yazmayı, kitaplarımı bitirmeyi, mucizevi tüm güzelliklerin gelmesini ve her şeyden önce de sağlıklı olmayı diliyorum.

Hepinize sıhhat ve afiyetle harika bir yıl dilerim... Sizin için hayırlı olacak tüm dilekleriniz gerçekleşsin.