30 Mayıs 2016 Pazartesi

"Kapsül Gardrop" Danışmanlığı

Kapsül gardırop danışmanlığı nedir? Kapsül gardırop danışmanı ne yapar? Neden gereklidir? Gerekli midir?

Herhalde başlığı okuduğunuzda aklınıza bu sorulardan en az biri gelmiştir, belki de hepsi…

Şimdi samimiyetle düşünün. Her sabah kalkıp gardırobunuzun önüne geçip "bugün ne giyeceğim" diye düşünmüyor musunuz? Ağzına kadar eşyayla dolu gardırobunuzun, şifonyerlerinizin vs önünde kaç kez "giyecek hiçbir şeyim yok" dediniz?

Bu ve bunun gibi pek çok durum sizin hayatınızdan çalınan en kıymetli anlarınız ve tabii enerjinizi olumsuz şekilde düşüren şeyler.

Yapılan araştırmalar göstermiş ki, özellikle gün içinde çok daha önemli kararlar almak zorunda kalan insanlar "bugün ne giyeceğim" sorusunu hayatlarından çıkardıkları zaman hem daha yaratıcı, hem de mental olarak daha fazla alana sahip oluyorlarmış.

Kapsül gardırop sistemini hayatında uygulayanlar içinde en bilinen isimlerden Mark Zuckerberg ve Barack Obama karar vermek zorunda oldukları şeylerin sayısını düşürmek, daha iyi hizmet verebilmek ve daha sağlıklı kararlar almak için bazı gereksiz kararları hayatlarından silme yoluna gittiklerini ifade ediyorlar.

Belki diyeceksiniz ki, Zuckerberg ve Obama’dan bahsediyorsun, benim alacağım kararlarla onlarınki arasında dağlar kadar fark var.

Eğer böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Kendinizi hiç küçümsemeyin.

Şimdi gelin birlikte düşünelim:

Gün boyu taş çatlasa en fazla 3 ya da 4 karar almanızı gerektiren şey çıkabilir diyelim. Sabah enerjinizi düşürmüş hatta belki de tümünü sömürmüş olan o ilk karar sebebiyle acaba ne kadar sağlıklı kararlar alacaksınız? Böyle anları ve günleri bir hatırlamaya çalışın.

Siz önemsemeseniz de, alacağınız karar size önemsizmiş gibi gelse de, belki bir iş yerinde, bir yeni projede, evde, ailenizde, yakın çevrenizde vs çok önemli bir sonuç doğuracak ya da belki yanlış bir karar kötü şeylere sebep olacak. Aslında her şey birbiriyle o kadar ilintili ki…

Her gün ne giyeceğinizi düşünmenin boşa harcanmış enerjiden ibaret olduğunu kapsül gardırop uygulamasına geçtiğiniz an görüyorsunuz. Bu gereksiz “bugün ne giyeceğim” kararını yok edebildiğiniz an günün devamında stresi de daha az hissediyorsunuz.

Yine yapılan bir araştırma şunu göstermiş: İnsanın hayatının %85’inde aktif olduğunu, bu zamanı dışarıda, işte hatta evde geçirdiğini düşünürsek, sahip olduğu kıyafetlerin en fazla %20sini giydiğini görüyoruz.

İşte günümüz dünyasının, alışverişe ve harcamaya endeksli hayatın bizleri getirdiği korkunç sonuç…

Ama hala pek çok kişi ne diyor? "Giyecek hiçbir şeyim yok…" Çünkü hiç giymediğiniz kıyafetler, kazaklar, t-shirtler, ayakkabılar, ceketler öylece duruyorlar dolabınızda ve siz uzunca bir süre, “bu olmadı”, “bu hiç yakışmadı”, “bu hiç tarzım değil, ne zaman aldım ki ben bunu”, “bunun da modası geçti”, “bu kıyafet uygun kaçar mı acaba gideceğim toplantıya” gibi onlarca düşünceyle bütün gününüzü negatif etkileyecek bir karar aşamasından geçiyorsunuz.

Oysa inanın sahip olduklarınızın yarısından fazlasına ihtiyacınız yok...

Zenginlik çok şeye sahip olmak değil, az şeye ihtiyaç duymaktır.

Unutmayın dolaplara, çekmecelere, kutulara, valizlere hapsettiğiniz her şey, göz önünden kaldırdığınız her şey zaten görmek istemediğiniz için, görmemek için kaldırdığınız şeydir.

Sevdiğiniz şeylerle yaşamaya, sade olana yer açın. HAYATA YER AÇIN!


Sade olmak zordur.

Evet, sade olmak zordur ama en güzelidir de.

Haydi gelin yine birlikte düşünelim:

Kendinize karşı ne kadar dürüst olabiliyorsunuz? Kendi başınıza gardırobunuzu toplamaya kalkıştığınızda "zayıflayınca giyerim", "yeniden moda olursa", "belki çocuğum giyer", "aman dursun belki lazım olur" dediğiniz kaç kıyafet var?

Zayıflayınca asla giymezsiniz, tam tersine zayıflamanın ve değişimin mutluluğuyla emin olun yepyeni şeyler alırsınız. Yeniden moda olmaz. Olsa ne olur? Çok sıra dışı ve inanılmaz anılarla dolu bir şey olmadığı sürece gardırobunuzda yeri yok. Aslında belki de bu kadar kıymetliyse o kıyafetin yeri bir etnoğrafya ya da şehir müzesi. Çocuğunuz inanın giymez. Kendi stiline, yaşadığı zamana uygun şeyi isteyecektir.

Kapsül gardırop danışmanlığını yaptığım insanların bu konuda yaşadıkları deneyimleri ve bana aktardıkları çok ilginç ve mutluluk verici. İşte size birkaç örnek:

"İnan, her açtığımda mutlulukla bakıyorum gardırobuma."

"Stilimi ortaya çıkardı bu çalışma, eskiden o kadar çok şeyim varken bu kadar kombinasyon yapmıyordum ve şimdi çok daha fazla kıyafetim var sanki."

"Şimdi çok daha şık, rahat ve huzurluyum."

"Ne kadar gereksiz şeylere ne kadar çok para harcarmışım meğerse, şimdi paramı ve zamanımı çok daha faydalı şeylere harcıyorum."

"Bu sistem sayesinde sabah 10 dakika bile fazla uyuyabilmek, saçma bir karar yüzünden keyfimi kaçırmak zorunda olmamak, bir çay ya da kahve daha içebilecek, kahvaltıda daha sakin ve huzurlu oturacak, bir şeyler okuyacak zamanı kazanmak, her güne pozitif başlamamı ve günümün verimli geçmesini sağlıyor."

Kapsül gardırop danışmanlığı kendi değerinizi daha güçlü şekilde ortaya çıkarmaya yarayan kıymetli zamanınızı size kazandıran bir danışmanlık sistemidir.

Kapsül gardırop danışmanı siz istemediğiniz sürece stilinize ve ne giyeceğinize karışmaz ama en iyi gardırobu oluşturmanız, en iyi sonucu almanız için size tarafsız ve profesyonel bir dış göz olur.

Kapsül gardırop sistemini hayatınızda doğru uyguladığınız andan itibaren gereksiz harcamalardan kurtulacak, paranızı, zamanınızı ve enerjinizi çok daha güzel ve yararlı şeylere harcayacaksınız.


15 Mayıs 2016 Pazar

"Kapsül Gardrop" Rehberi - 2


"Kapsül Gardrop" oluşturmak:

Artık kapsül gardırobunuzu oluşturabilirsiniz.


Haydi başlayalım:

Yapmanız gereken şey aslında mevsimlik gardırobunuzu oluşturmak. Bunu yaparken de ilk iş bir liste yapmak. Dahil olanlar ve olmayanlar listesi.


Hatırlayalım mı?

Dahil olanlar: Üstler, altlar, (kadın gardırobunda elbiseler de var), dış giyim ve ayakkabılar.

Kapsül gardırobunuzun parça sayısına dahil etmeyecekleriniz ise: Spor yaparken giyilenler, her türlü aksesuar, çantalar, deniz kıyafetleri, ev kıyafetleri (resim yaparken ya da evi boyarken vs giyilenler de), yatak kıyafetleri, iç çamaşırları, gece kıyafetleri - kokteyl kıyafetleri - resmi kıyafetler (ayakkabılarıyla birlikte).

Bu yazının yazıldığı zamanı baz alırsak, benim bulunduğum yerde artık baharın sonu gelmekte, yani yaz gardrobu zamanı geliyor diyebiliriz.

Bu günlerde baharlık kapsül gardırop yapmış olanlar için yavaş yavaş yazlık gardıroplarını hazır etme zamanı yaklaşıyor.

Bu yazıyı hangi mevsimde ve ortamda okuyorsanız (illa bugün okunacak diye bir kural yok) hemen o mevsimin gardırobunu hazırlayın. Mevsimin ortasında, başıında ya da sonunda olmanız önemsiz, önemli olan ilk adımı atmak, atabilmek...

İlk işiniz mevsimlik gardırobunuzun dahil edilecekler listesindeki parçalarını toplamda 37'ye indirmek.

Neden 37?

İşin uzmanları ideal sayı diyorlar. Deneme yanılma metoduyla ulaşılan bir sayı bu. Sonuçta size kalmış bir şey ama asla 40'ı geçmeyin.

Üç ay boyunca (yani mevsim boyunca) yalnızca bu 37 parçayı giyin. 

Bu üç ay boyunca alışveriş de yapmayın. Fakat mevsimin bitmesine 2 ya da 1 hafta kala artık yeni mevsim gardırobu için plan + alışveriş zamanıdır yavaş yavaş.

Bir sonraki mevsimin gardırobu için ne gerektiğini siz bileceksiniz ve ne kadar alışveriş yapacağınız da size kalmış, ama unutmayın: "az çoktur!"

Kapsül gardrop nasıl yapılacak?

Gardırobunuzun boşaltın. Gardırobunuzun içinde ne var ne yoksa çıkarıp yatağınızın üstüne koyun.

Tam bu aşamada yapmanız gereken en önemli şey kendinizi kandırmadan, her şeyi ama gerçekten her şeyi, tüm gardırobu boşaltmaktır. Yoksa baştan bu iş yanlış olur.

Şimdi her parçayı dürüstlükle inceleyin, giyin, çıkarın, bakın, düşünün ve eğer sonuçta "seviyorum, ölüyorum, bitiyorum, onsuz yapamam, şu anda giyerim, ben bunu 30 kere giyerim" gibi duygular besliyorsanız hemen gardırobunuza geri koyun, asın...

İşte tam da bu noktada stiliniz yavaş yavaş kendini belli etmeye başlayacaktır.

Bazı parçalarda "belki" diyorsanız, emin değilseniz, "bilemiyorum, belki giyerim, belki giymem, kararsızım" gibi bir duygu geliyorsa, belki çok para verip aldığınız için ya da belki bir gün giyerim diye düşündüğünüz için atmak da istemiyorsanız, bu durumdaki eşyalarınızı bir kutuya koyun ve gözden ırak bir yerde saklayın. Yatağınızın altında, evin garajında vs. İhtiyacınız olursa o parçayı nerede bulabileceğinizi biliyorsunuz. Gerekirse gider alır ve giyersiniz. Ama bu genelde olmaz. Eğer sezon sonunda o kutudaki parçalar aklınıza bile gelmediyse, bir kez bile giymediyseniz onlarla vedalaşma vaktidir.

Bazı parçalara bakıp "hayır" diyorsanız zaten durum ortada demektir. Bu durumda ya verin, ya bağışlayın, ya bir arkadaşınızla değiş tokuş edin ya da satın gitsin. Ama tutmayın, asla tutmayın.

Parçalanmış, yıpranmış, işe yaramayacak, tamir edilemeyecek vs durumdaki şeyleri de atın gitsin.

Bu arada gardırobunuzdan "bu mevsime ait değil" diyeceğiniz ama ne hikmetse her daim gardırobunuzda duran, belki de görmekten pek hoşlandığınız parçalar da çıkacaktır. unutmayın sezonluk gardırop yapıyorsak onların orada yeri yok. Bu durumda onları valizlere, yatak altına (mevsimlik olan eşyaları nasıl kaldırıyorsanız) koyun ve mevsimi gelince kullanın.

Şimdi dönüp gardırobunuza bakın: Bu durumda yalnızca "seviyorum" dediğiniz o ilk kategorideki parçaların kalmış olması gerek.

37 parça hedefiniz ne durumda? Eklenmesi gereken bir şeyler var mı? Alışveriş yapılması gerekiyor mu? (Gerekiyorsa ve 37 parçanın altındaysanız bunu zevkle yapın derim. Gerekmiyorsa da illa 37 parçaya ulaşmaya çabalamayın.)

Fazla parçanız var ve azaltmanız mı gerekiyor? (Bu durumda da her şeyi yeniden gözden geçirin ve bazı parçaları "belki" kutunuza koyup 37 hedefini tutturmaya çalışın.)

Size basit bir örnek vereyim: Benim bu yılki bahar gardırobumun "dahil olanlar" listesi 60 parçayla başladı (resmen ürktüm, şaşırdım) fakat daha bir ay içinde 29 parçaya indi. Çünkü kullanılmayanlar, gereksizler çok çabuk kendilerini gösterdiler. Şimdi ise birkaç parça reddedemeyeceğim ve kullandığım çok şık üstler ile birlikte 34 parçaya ulaştı.

Bu kadar basit mi? Bitti mi yani? Bu kadar mı?

Tabii ki değil. Daha o kadar çok şey var ki hem anlatacak hem de yapacak. Önümüzdeki yazılarda pek çok önemli konuyu, detayı ve püf noktalarını açacağım yavaş yavaş. Çünkü siz de göreceksiniz ki, kapsül gardırop işi uzun bir zamana yayılan çok ciddi bir çalışma.

Aslında bu kadar basit mi sorusunun cevabı da, hem evet, hem hayır. Bu işin çok ciddi sistemleri var ve işte tam da bu noktada bazı konulara dikkat çekmek isterim.

Kapsül gardırop oluşturmak aslında sanıldığı kadar kolay bir iş değil. Her şeyden önce kişinin buna ruhen ve bedenen hazır olması gerekiyor.

Tek başına pek yapılacak bir iş de değil. Yapabilen çıksa da, illa bir şeyler eksik kalıyor ya da yanlış oluyor. Mutlaka dürüstçe fikrini söyleyecek ve doğru bakabilen bir kişinin yardımı gerekiyor. Yoksa daha işin başında oyunu kaybetmeniz işten bile değil. Atmaya ya da vermeye karar verdiğiniz pek çok parça dolabınıza geri dönecektir ya da tam tersi, belki atmamanız ya da vermemeniz gereken bir parça gidecektir.

Bu işin çok ciddi sistemleri var. O nedenle mutlaka yardım almakta fayda var. Bir dış göz asla kötü olmayacağı gibi, sizin gözünüzden kaçan bir şeyleri görecek, duygusal yaklaştığınız şeylere başka açıdan bakabilecek, dürüst olup her konuda fikrini söyleyecek, sistemi bilen, minimalist yaşam tarzını yalnızca gardıropla sınırlamayacak birinin yanınızda olması aslında en iyi çözüm.

Zaten tam olarak stilinizi ortaya çıkarmanız, gardırobunuzun istediğiniz gibi olması, kullanım ve kendini ifade edişi açısından dört dörtlük olması aslında dört sezon gardırobundan sonra ancak olabilecek bir şey.

Bu nedenle belki de kendinizi boşuna yorup sonuca varmadan yoldan geri dönme tehlikesine karşı da en iyi çözüm profesyonel yardım almaktır kanımca.

Size bir sır vereyim mi? Gardırobunuza ve zaman içinde tüm yaşam alanlarınıza yayılacak olan bu tarza aşık olacak, her dakika gardırobunuza bakmaktan zevk alacaksınız. İnanın!

9 Mayıs 2016 Pazartesi

"Kapsül Gardrop" Rehberi - 1

"Kapsül Gardrop" oluştururken:


Blogun bu bölümündeki yazılarda "Kapsül Gardrop" oluşturmayı, tekniklerini, kolaylık ve zorluklarını, ipuçlarını konuşacağız.

"Kapsül Gardrop" oluştururken aklımızda olması gereken en önemli noktalar:

1. Gardırobun mevsimlik düzenlenmesi gerektiği.
2. Dahil olacaklar ve olmayacaklar listelerini unutmamak.


Mevsim derken...

Örneğin ben çok fazla yolculuk yapıyor olsam da, evim İstanbul’da olduğu için kapsül gardrobumu da Türkiye ve İstanbul şartlarına göre düzenliyorum. (Ayrıca ani hava değişiklikleri ya da farklı bir mevsimin hüküm sürdüğü bir coğrafyaya gitmek durumunda da kapsül gardrop sistemi sayesinde diğer mevsim eşyalarına ulaşmam artık eskisi gibi sorun olmuyor. Elimi attığımda istediğime ulaşabilecek bir sistemim var.)

Önce mevsimlerinizi belirleyin:

Mevsimler bana göre Türkiye şartlarında, İstanbul’daki bir "Kapsül Gardrop" için şöyle:

Bahar (Mart-Nisan-Mayıs), Yaz (Haziran-Temmuz-Ağustos), Sonbahar (Eylül-Ekim-Kasım), Kış (Aralık-Ocak-Şubat).

Türkiye'deki sıkıntı özellikle bahar aylarındadır. Bahar bir türlü gelmek bilmez. Geldi mi çok kısa sürer ve aniden yaza geçilir. Bu nedenle belki de en zor gardırop bahar gardırobudur.

Kimi ülkelerde bazı mevsimler 3 ay bile sürmez, kimilerinde ise 3 aydan fazla. 

"Kapsül Gardrop" sisteminde mevsimlik değil de yıllık gardrop bile hazırlayanlar var.

Zevk ve tercih meselesi.

Bu durumda ilk olarak siz de nerede yaşıyorsanız ona göre mevsimleri belirleyin. Artık bu konuda kontrol sizde.


Dahil olanlar ve olmayanlar listesi:

Bir "Kapsül Gardrop"oluştururken gardırobunuzda bulunması gereken ve belirleyeceğiniz sayıya dahil etmeniz gerekenler:

Kadın gardıroplarında:
a) Üstler
b) Altlar (pantolon, etek, şort)
c) Elbiseler
d) Dış giyim
e) Ayakkabılar

Erkek gardıroplarında:
a) Üstler
b) Altlar (pantolon, şort)
c) Dış giyim
d) Ayakkabılar

"Kapsül Gardrop" listesine girmeyecek olanlar, yani dahil olmayanlar kadın ve erkek gardıropları için:

a) Spor yaparken giyilenler
b) Her türlü aksesuar
c) Çantalar
d) Deniz kıyafetleri
e) Ev kıyafetleri (resim yaparken ya da evi boyarken vs giyilenler de)
f) Yatak kıyafetleri
g) İç çamaşırları
h) Gece kıyafetleri, kokteyl kıyafetleri, resmi kıyafetler (ayakkabılarıyla birlikte)

Bu durum elinizi kolaylaştıracak.

37 kuralı:

Dahil olanlar listesinden yola çıkarak gardırobunuzdaki kıyafet sayısını (mevsimlik) 37'ye indirmeye çalışın. (Uzmanları bu sayının ideal olduğu görüşünde.) Hangi parçadan kaç tane olması gerektiği tamamen size kalmış bir şey.

37 olması şart mı? Tabii olabilirse ne âlâ ama olmazsa da kendinize uygun bir sayıya ulaşın ama asla 40'ı geçmeyin.

(Örneğin ben ilkbahar gardırobumu elerken bu sayı 60'taydı. Bir ay içinde dürüst davranarak, her şeyi gözlemleyerek elemeye devam ettim ve sonuçta 29'a ulaştım. Bu bana bahar sonuna kadar 7 parça daha katma hakkı tanımıştı gardırobuma. Birkaç hediye ve benim "belki" listeme - buna daha sonra değineceğim - aldığım 1-2 parça ile bile 37'ye ulaş(a)madım. Ama yine dürüst davranmak gerekirse o 29 parçanın çoğunu kullanmadım diyebilirim.)

İlk 3 ay yeni bir şey almayın!

Bu arada unutmamanız gereken en önemli şey de mevsimlik gardırobunuzu düzenledikten sonra o mevsimde, yani 3 ay boyunca yalnızca bu parçaları giymek, kombine etmek ama asla alışveriş yapmamak. Yeni bir şey almayın.

Sezonun son bir ya da iki haftasında yeni mevsim gardırobunuzu gözden geçirin, eksik gedik ne var saptayın, alışveriş projenizi yapın ve programınızı oluşturun. (Sakın hemen koşup alışverişe gitmeyin, onun da bir sistemi ve adımları var. Bundan da bahsedeceğim.)

Sezon gardırobunuzu değiştirmeden önce, bir önceki gardırobu gözden geçirip, verilecekleri verip, atılacakları atıp, kaldırılacakları kaldırın.

Sloganınız:

Evet, mutlaka bir sloganınız olsun.

Unutmayın: AZ ÇOKTUR!


Siz bu sloganı içselleştirmeye çalışırken ben de yazının önümüzdeki bölümlerinde gardırobunuzu nasıl oluşturacağınızdan bahsedeceğim.

8 Mayıs 2016 Pazar

Neden "Kapsül Gardrop"?


Başarılı insanların kıyafetine bakmak hiç aklıma gelmemiştir oldum olası. Öyle bir ışığı vardır ki başarılı insanların, bakmazsın ne giydiklerine.

Fakat öte yandan şimdi bu işlerle ilgilendiğimden beri daha iyi görüyor ve anlıyorum ki, mesele o değil. Yani mesele bakıp bakmamak değil.

Başarılı insanların kılık kıyafet konusunda öyle kendilerine has ve güzel stilleri var ve bu o kadar kendileriyle örtüşüyor ki, o nedenle giydikleri öne çıkmıyor, doğal geliyor onlarla karşılaşana, onlara bakana…

Oysa kılığı kıyafetiyle, saçıyla başıyla öne çıkmaya çalışan kişi nasıl eğreti durur her anlamda. Kıyafet ona, o kıyafete uymaz… Bir şeyler yanlıştır, gariptir. Ya kendinizi bir mağazada hisseder ve o kişinin giydiğine bakar, güzel mi, değil mi, ben giysem olur mu, alayım mı dersiniz, ki aslında amaç biraz da budur günümüz dünyasında, ya da neden bunları giymiş ki, bu kişinin nedir özelliği diye bakarsınız. Doğruya doğru...

Peki nedir başarılı insanların sırrı biliyor musunuz?

Bir kere bu insanların hayatı karar almakla geçer, dikkat edin. Bazı hayati konularda sürekli karar almak, karar vermek zorundadırlar yaptıkları işlerde. Bu çok zor ve stresli bir şeydir. Ama bunu illa ki dünyanın en önemli işleriyle sınırlamayın. Herkesin hayatı öyle veya böyle kararlar almakla geçer. Bizlerin de. Hepimizin.

Bu başarılı insanların pek çok kişiye göre farkı sade bir yaşamı seçmeleridir. Yaşamlarını basitleştirerek, sadeleştirerek başka şeylere daha çok zaman ayırırlar.

Birkaç örnek vereyim mi?

Başkan Obama, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, Albert Einstein, Steve Jobs, sanat direktörü Martha Kahl, ünlü modacı Karl Lagerfeld. Bu liste uzar gider.



Bu listedeki isimlerin ortak noktası nedir? Hep aynı kıyafetlerle karşımıza çıkıyorlar. Yani “Kapsül Gardrop” sistemini tercih ediyorlar.

Günümüz dünyasında toplumların moda saplantısına rağmen ortaya çıkan bir akım olan “Kapsül Gardrop” sisteminin temel ilkesi 10-15 adet temel şeyleri giymek ve en ilginci de, bunu uygulayan isimler, bunu benimseyenler, bir hayat tarzı haline getirenler dikkat ederseniz hep dünyanın en iyi siyasetçileri ve girişimcileri.

Yapılan araştırmalar insanların uzun uzun düşünüp verdikleri kararların her zaman başarılı olmadığını, özellikle gün içinde çok daha önemli kararlar almak zorunda kalan insanların “bugün ne giyeceğim” sorusunu hayatlarından çıkardıkları zaman hem daha yaratıcı hem de mental olarak daha fazla alana sahip olduklarını ortaya çıkarmış.

Bu yukarıda saydığım isimlerin başarıları tartışılmaz.

Peki kendileri ne diyorlar bu duruma?

Barack Obama “Görüyorsunuz, giydiğim takım elbiseler sadece gri ve mavi. Karar vermem gereken şeylerin sayısını düşürmeye çalışıyorum. Ne yiyeceğim veya ne giyeceğim konusunda düşünüp kararlar almak istemiyorum. Çünkü bunlar dışında çok daha önemli kararlar almak zorundayım” diye açıklık getirmiş konuya.


Dünya zenginleri listesinde ilk sıraya yerleşen başarılı girişimci Zuckerberg gardrop fotoğrafıyla herkesi şaşkınlıklara düşürmüştü. 



(Açık söylemek gerekirse, ben o fotoğrafı görene kadar Zuckerberg’in giydiklerine hiç dikkat etmemiştim, ışığı ve başarısı o kadar ön planda ki, giydiğine bakmıyorsun ama stili var hatta ikonik bir stil.)

Mark Zuckerber 2014 yılında şöyle demiş: “Hayatımı sadeleştirmek istiyorum. Bu yüzden de topluma en iyi hizmeti vermek dışında olabildiğince az karar almak zorundayım. Sabahları alınmayan bir anlamsız karar bile gerçekten önemli şeyler üzerinde verilecek daha iyi kararlara yol açar.”



Sabahları alınmayan bir anlamsız karar!

Bu benim hayatıma “Kapsül Gardrop”u sokma kararı verdirten cümledir.

Daha önemli konularda daha iyi kararlar almak dedik. Pekala, devam edelim…

Bu tip konuların bizim için ne büyük bir yük olduğunu tasarruf yapana kadar anlamıyoruz. Fakat uyguladığımız anda sanki yeni bir hayata başlamış gibi oluyoruz, ne kadar çok özgürlük alanımız olduğunu fark ediyoruz. Sabahları hazırlanmanın kolaylığı, boşa harcanan zamandan tasarruf etme ve sadeliğin verimliliği anlatılamaz… Yaşanır.

Sony Music’in sanat direktörü Matilda Kahl ise bunu özellikle iş yaşamına başarıyla uygulamış ve “Sabah ne giyeceğime karar vermek zorunda olmadığım için, günün devamında stresi çok daha az hissediyorum. Bu sayede ‘Bu çok mu resmi? Gideceğim yer için bu kıyafet çok mu fazla? Elbise çok mu kısa?’ gibi soruları sorma ihtiyacı duymuyorum” diyor.



Boşa harcanan enerjiyi ortadan kaldırmak çok önemli.

21. yüzyılın başarılı İngiliz film yönetmeni Christopher Nolan da bu akıma uyanlardan ve çok uzun zaman önce her gün ne giyeceğini düşünmenin boşa harcanmış enerjiden ibaret olduğunu düşünmeye başlamış. Bu yüzden de kendisine imza niteliğinde bir kaç kıyafet seçmiş. Seçtiklerinin arasında en çok giydiği ise dar siyah pantolon üzerine mavi gömlek ve ceket, altına da her gün giyebileceği rahat bir çift ayakkabı.

Nolan için boşa harcanan enerji sadece ne giyeceğine karar vermek değil. Dolapta ne kadar çok kıyafet, Nolan için ayrıca etrafı o kadar çok düzenlemek demek.



Bu sistemi uyguladığınız andan itibaren yapılan seçimler de “muhteşem” oluyor.

Dallas’ta yaşayan blog yazarı Denaye Barahona da dağınık ve dolu gardırobunu minimal ve daha çok amaçlı hale getirenlerden. Bu değişimden önce gardırobunu bir cheesecake fabrika menüsüne benzeten Barahona, değişimden sonra ise bir çok açıdan çok sakinleştiğini, boşalttığı gardırobundaki çoğu kıyafetin artık ona yakışmadığını ve bedenlerinin uymadığını farkettiğini söylüyor. Şimdi ise kapsül gardırobu ona şık bir restoranı çağrıştırıyor ve diyor ki: “Daha az seçeneğim var ama biliyorum ki bundan sonra yapacağım her seçim üzerimde muhteşem duracak. Artık asıl mesele daha güzel görünmek değil, daha iyi hissetmek.”

Aç gözlü olmadan da modaya uyabilirsiniz.

New York’ta yaşayan yazar Alice Gregory de geçen yıl bu akıma katılanlardan. Bu değişimin aslında çok ikonik olduğunu vurguluyor. Muhteşem görünmenin ucuz ve en kolay yolunun bu olduğunu belirten Gregory, “Üniforma fikriyle seçebileceğimiz bir kaç parça kıyafet özellikle açgözlü olmamızı engelliyor. Ayrıca insanı çok daha olgun hissettiriyor” diyor. Her gün aynı kıyafeti giymeyi, romanlardaki karakterlere benzettiğine dikkat çeken Alice ayrıca “Resimli kitaplarda farketmiyoruz ama, hiçbir karakter hikaye bitene kadar kıyafetlerini değiştirmiyor. Kendinizi bir üniformaya alıştırmanızın demode bir şey olmadığını anlamamız gerek” diyor.



Yıllık gardırop harcamanızın ne kadar olduğunu hiç düşündünüz ya da oturup hesapladınız mı? Çok fazla olmasa bile ihtiyacımız olmayan o kadar çok şey alıyoruz ki, bu harcamalar rakam ne olursa olsun gereksiz harcamalar sınıfına giriyor, havaya savrulmuş para oluyor. “Kapsül Gardrop” ile yaşamak ise insanı kesinlikle gereksiz harcamalardan kurtarıyor.

“Kapsül Gardrop” uygulamasına başladıktan sonra göreceksiniz ki, daha iyi giyinmek değil, daha rahat hissetmek öne çıkacak, gardırobunuzu diyete soktuğunuz için alışverişte daha fazla düşünecek, çok daha mutlu hissedecek ve hazırlanmanın bir savaş olmadığını fark edeceksiniz.

Bu arada bahsettiğim bazı isimleri unutmadım.

Karl Lagerfeld… Siz herkesi giydiren bu adamı hiç başka kıyafetlerde gördünüz mü?



Albert Einstein ve Steve Jobs artık yaşamadıkları için onların fikirlerini almamız mümkün olmasa da başarılarının sırrı ortada.



Satın aldığımız malların içinde boğulan bir topluma dönüşmemize rağmen, insanların çoğu artık özgürlük ve iyileşme odaklı yaşıyor ve bunun için yeni yeni çözümler üretmeye çalışıyorlar.

“Kapsül Gardrop” akımı da bu sayede gelişiyor ve hayatımızın önemli bir parçası haline geliyor.

Gözünüzü korkutmasın tüm bunlar. Evet, kolay değil ama "Kapsül Gardrop" bir sistem ve bu sistemi öğrenip doğru uygulamaya başladığınızda sonuç inanın muhteşem.

7 Mayıs 2016 Cumartesi

Hayata Yer Aç!

Moda takıntısı olan insanların kıyafetleri, saç stilleri ve belki haklarında çıkan birkaç dedikodu dışında ilginç bir şeyleri olmadığını hiç fark ettiniz mi?

Buna karşılık bazı insanların günlük hayatlarında aynı ya da benzer kıyafetler giydiklerini ama çok başarılı olduklarını, hatta bunların pek çoğunun dünyanın en başarılı insanları olduğunu hiç fark ettiniz mi?

Bu insanların buna rağmen, bir giydiğini bir daha giymeyenlere göre çok daha hoş ve kendilerine özgü bir stilleri olduğunu ve bunun onları son derece ilginç ve çekici kıldığını fark ettiniz mi?

Peki… Nedenini hiç merak ettiniz mi? Hiç düşündünüz mü? Sırları ne diye hiç kafa yordunuz mu?

Sırları çok basit aslında. Sade bir yaşamı seçiyorlar. Önlerinde, arkalarında, etraflarında, ayaklarının altında bubi tuzakları yok…

Oysa günümüz insanı alışveriş hastalığına tutulmuş, sürekli alıyor, parasını harcıyor, biriktiriyor, yaşadığı ve hatta çalıştığı mekânları hiçbir işe yaramayan şeylerle tıka basa dolduruyor. Mutsuz, düşük enerjili, isteksiz ve haliyle başarısız bir insana dönüşüyor. Bunun üzerine daha çok alışveriş yapmakla, daha çok para harcamakla, parasını “şey”lere yatırmakla mutlu olacağını sanıyor. Evet, kısa süreliğine belki mutlu oluyor ama bir müddet sonra hevesi geçiyor, sıkılıyor, hatta bazen aldıklarını yıllar yılı kullanmayıp orada burada saklayıp yaşam alanlarının her köşesini gerçek bubi tuzaklarıyla dolduruyor.


Peki ne yapmalıyız?

Hayata yer açın! Evet, sloganınız bu olsun.

Paranızı “şey”lere değil deneyimlere harcayın, zamanınızı daha iyi değerlendirin, başarı ve mutluluğu yakalayın.

Bunun için yapmanız gereken şey buna karar vermek ve hayatınızdaki yüklerden, fazlalıklardan kurtulmak. Kendi tarzınızı keşfetmek/yaratmak. Size en uygunu neyse onu yakalamak ve uygulamak.

Hayatınızı değiştirin.

Bunu hiç düşündünüz mü? Bu yazıyı buraya kadar okuduğunuza göre düşündünüz demektir.

O zaman takipte kalın, adım adım mutluluğu ve başarıyı yakalayalım birlikte.