Başarılı
insanların kıyafetine bakmak hiç aklıma gelmemiştir oldum olası. Öyle bir ışığı
vardır ki başarılı insanların, bakmazsın ne giydiklerine.
Fakat öte
yandan şimdi bu işlerle ilgilendiğimden beri daha iyi görüyor ve anlıyorum ki,
mesele o değil. Yani mesele bakıp bakmamak değil.
Başarılı
insanların kılık kıyafet konusunda öyle kendilerine has ve güzel stilleri var ve bu o kadar kendileriyle örtüşüyor ki, o nedenle giydikleri öne çıkmıyor, doğal geliyor onlarla karşılaşana, onlara bakana…
Oysa kılığı
kıyafetiyle, saçıyla başıyla öne çıkmaya çalışan kişi nasıl eğreti durur her
anlamda. Kıyafet ona, o kıyafete uymaz… Bir şeyler yanlıştır, gariptir. Ya
kendinizi bir mağazada hisseder ve o kişinin giydiğine bakar, güzel mi, değil
mi, ben giysem olur mu, alayım mı dersiniz, ki aslında amaç biraz da budur
günümüz dünyasında, ya da neden bunları giymiş ki, bu kişinin nedir özelliği
diye bakarsınız. Doğruya doğru...
Peki nedir
başarılı insanların sırrı biliyor musunuz?
Bir kere bu
insanların hayatı karar almakla geçer, dikkat edin. Bazı hayati konularda sürekli
karar almak, karar vermek zorundadırlar yaptıkları işlerde. Bu çok zor ve
stresli bir şeydir. Ama bunu illa ki dünyanın en önemli işleriyle sınırlamayın.
Herkesin hayatı öyle veya böyle kararlar almakla geçer. Bizlerin de. Hepimizin.
Bu başarılı
insanların pek çok kişiye göre farkı sade bir yaşamı seçmeleridir. Yaşamlarını
basitleştirerek, sadeleştirerek başka şeylere daha çok zaman ayırırlar.
Birkaç örnek
vereyim mi?
Başkan Obama,
Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, Albert Einstein, Steve Jobs, sanat
direktörü Martha Kahl, ünlü modacı Karl Lagerfeld. Bu liste uzar gider.
Bu listedeki
isimlerin ortak noktası nedir? Hep aynı kıyafetlerle karşımıza çıkıyorlar. Yani
“Kapsül Gardrop” sistemini tercih ediyorlar.
Günümüz
dünyasında toplumların moda saplantısına rağmen ortaya çıkan bir akım olan
“Kapsül Gardrop” sisteminin temel ilkesi 10-15 adet temel şeyleri giymek ve en
ilginci de, bunu uygulayan isimler, bunu benimseyenler, bir hayat tarzı haline
getirenler dikkat ederseniz hep dünyanın en iyi siyasetçileri ve girişimcileri.
Yapılan araştırmalar insanların uzun uzun düşünüp verdikleri kararların her zaman başarılı
olmadığını, özellikle gün içinde çok daha önemli kararlar
almak zorunda kalan insanların “bugün ne giyeceğim” sorusunu hayatlarından
çıkardıkları zaman hem daha yaratıcı hem de mental olarak daha fazla alana
sahip olduklarını ortaya çıkarmış.
Bu yukarıda saydığım isimlerin başarıları
tartışılmaz.
Peki kendileri ne diyorlar bu duruma?
Barack Obama “Görüyorsunuz, giydiğim takım
elbiseler sadece gri ve mavi. Karar vermem gereken şeylerin sayısını düşürmeye
çalışıyorum. Ne yiyeceğim veya ne giyeceğim konusunda düşünüp kararlar almak
istemiyorum. Çünkü bunlar dışında çok daha önemli kararlar almak zorundayım”
diye açıklık getirmiş konuya.
Dünya zenginleri listesinde ilk sıraya
yerleşen başarılı girişimci Zuckerberg gardrop fotoğrafıyla herkesi
şaşkınlıklara düşürmüştü.
(Açık söylemek gerekirse, ben o fotoğrafı görene
kadar Zuckerberg’in giydiklerine hiç dikkat etmemiştim, ışığı ve başarısı o
kadar ön planda ki, giydiğine bakmıyorsun ama stili var hatta ikonik bir stil.)
Mark Zuckerber 2014 yılında şöyle demiş:
“Hayatımı sadeleştirmek istiyorum. Bu yüzden de topluma en iyi hizmeti vermek
dışında olabildiğince az karar almak zorundayım. Sabahları
alınmayan bir anlamsız karar bile gerçekten önemli şeyler üzerinde verilecek
daha iyi kararlara yol açar.”
Sabahları
alınmayan bir anlamsız karar!
Bu benim hayatıma “Kapsül Gardrop”u sokma
kararı verdirten cümledir.
Daha önemli konularda daha iyi kararlar almak
dedik. Pekala, devam edelim…
Bu tip konuların bizim için ne büyük bir yük
olduğunu tasarruf yapana kadar anlamıyoruz. Fakat uyguladığımız anda sanki yeni
bir hayata başlamış gibi oluyoruz, ne kadar çok özgürlük alanımız olduğunu fark
ediyoruz. Sabahları hazırlanmanın kolaylığı, boşa harcanan zamandan tasarruf
etme ve sadeliğin verimliliği anlatılamaz… Yaşanır.
Sony Music’in sanat direktörü Matilda Kahl ise
bunu özellikle iş yaşamına başarıyla uygulamış ve “Sabah ne giyeceğime karar
vermek zorunda olmadığım için, günün devamında stresi çok daha az hissediyorum.
Bu sayede ‘Bu çok mu resmi? Gideceğim yer için bu kıyafet çok mu fazla? Elbise
çok mu kısa?’ gibi soruları sorma ihtiyacı duymuyorum” diyor.
Boşa harcanan enerjiyi ortadan kaldırmak çok
önemli.
21. yüzyılın başarılı İngiliz film yönetmeni
Christopher Nolan da bu akıma uyanlardan ve çok uzun zaman önce her gün ne
giyeceğini düşünmenin boşa harcanmış enerjiden ibaret olduğunu düşünmeye
başlamış. Bu yüzden de kendisine imza niteliğinde bir kaç kıyafet seçmiş.
Seçtiklerinin arasında en çok giydiği ise dar siyah pantolon üzerine mavi
gömlek ve ceket, altına da her gün giyebileceği rahat bir çift ayakkabı.
Nolan için boşa harcanan enerji sadece ne
giyeceğine karar vermek değil. Dolapta ne kadar çok kıyafet, Nolan için ayrıca
etrafı o kadar çok düzenlemek demek.
Bu sistemi uyguladığınız andan itibaren
yapılan seçimler de “muhteşem” oluyor.
Dallas’ta yaşayan blog yazarı Denaye Barahona
da dağınık ve dolu gardırobunu minimal ve daha çok amaçlı hale getirenlerden.
Bu değişimden önce gardırobunu bir cheesecake fabrika menüsüne benzeten
Barahona, değişimden sonra ise bir çok açıdan çok sakinleştiğini, boşalttığı
gardırobundaki çoğu kıyafetin artık ona yakışmadığını ve bedenlerinin
uymadığını farkettiğini söylüyor. Şimdi ise kapsül gardırobu ona şık bir
restoranı çağrıştırıyor ve diyor ki: “Daha az seçeneğim var ama biliyorum ki
bundan sonra yapacağım her seçim üzerimde muhteşem duracak. Artık asıl mesele
daha güzel görünmek değil, daha iyi hissetmek.”
Aç gözlü olmadan da modaya uyabilirsiniz.
New York’ta yaşayan yazar Alice Gregory de
geçen yıl bu akıma katılanlardan. Bu değişimin aslında çok ikonik olduğunu
vurguluyor. Muhteşem görünmenin ucuz ve en kolay yolunun bu olduğunu belirten
Gregory, “Üniforma fikriyle seçebileceğimiz bir kaç parça kıyafet özellikle
açgözlü olmamızı engelliyor. Ayrıca insanı çok daha olgun hissettiriyor” diyor.
Her gün aynı kıyafeti giymeyi, romanlardaki karakterlere benzettiğine dikkat çeken
Alice ayrıca “Resimli kitaplarda farketmiyoruz ama, hiçbir karakter hikaye
bitene kadar kıyafetlerini değiştirmiyor. Kendinizi bir üniformaya
alıştırmanızın demode bir şey olmadığını anlamamız gerek” diyor.
Yıllık gardırop harcamanızın ne kadar olduğunu
hiç düşündünüz ya da oturup hesapladınız mı? Çok fazla olmasa bile ihtiyacımız
olmayan o kadar çok şey alıyoruz ki, bu harcamalar rakam ne olursa olsun
gereksiz harcamalar sınıfına giriyor, havaya savrulmuş para oluyor. “Kapsül
Gardrop” ile yaşamak ise insanı kesinlikle gereksiz harcamalardan kurtarıyor.
“Kapsül Gardrop” uygulamasına başladıktan
sonra göreceksiniz ki, daha iyi giyinmek değil, daha rahat hissetmek öne
çıkacak, gardırobunuzu diyete soktuğunuz için alışverişte daha fazla düşünecek,
çok daha mutlu hissedecek ve hazırlanmanın bir savaş olmadığını fark
edeceksiniz.
Bu arada bahsettiğim bazı isimleri unutmadım.
Karl Lagerfeld… Siz herkesi giydiren bu adamı
hiç başka kıyafetlerde gördünüz mü?
Albert Einstein ve Steve Jobs artık
yaşamadıkları için onların fikirlerini almamız mümkün olmasa da başarılarının
sırrı ortada.
Satın aldığımız malların içinde boğulan bir
topluma dönüşmemize rağmen, insanların çoğu artık özgürlük ve iyileşme odaklı
yaşıyor ve bunun için yeni yeni çözümler üretmeye çalışıyorlar.
“Kapsül Gardrop” akımı da bu sayede gelişiyor ve hayatımızın önemli bir parçası haline geliyor.
Gözünüzü korkutmasın tüm bunlar. Evet, kolay değil ama "Kapsül Gardrop" bir sistem ve bu sistemi öğrenip doğru uygulamaya başladığınızda sonuç inanın muhteşem.
Çok güzel anlatmışsın Bir de öğretsen tadından yenmez
YanıtlaSilTeşekkürler Zeynep. Evet, kişiye özel profesyonel danışmanlık veriyorum arzu edildiği takdirde...
YanıtlaSil