7 Eylül 2016 Çarşamba

Bir Başarı Öyküsü



Bugün size bir başarı öyküsü anlatmak istiyorum.

Kapsül gardırop danışmanlığını yaptığım kişilerde K.Ö. ile ilk olarak Nisan ayının sonlarında İlkbahar ve Yaz ayları için bir Kapsül Gardırop çalışması yapmıştık.

K.Ö'nün ailesi İstanbul dışında ve kendisi İstanbul'da bir ev arkadaşıyla paylaştığı küçük bir apartman dairesinde yaşıyor. Tek bir odaya harika bir sistem kurulabileceğinin, minicik mekânlarda da konforlu, huzurlu ve keyifli bir yaşam sürdürülebileceğine inandığı ama bir türlü nereden başlayacağını bilemediği için benden yardım istemişti.

Genelde danışmanlığını yaptığım kişiler kadın. Ben örnek olması adına bir erkek kapsül gardırop çalışması yapmak istiyordum ve bu da iyi bir fırsattı.

Minimalist yaşama geçmenin ilk kuralı gardırop düzenidir. Mutlaka kapsül gardırop sistemi ile tanışmak gerekir.

K.Ö. ile ilk işimiz gardırobunu düzenlemek oldu. Kendisi hazırdı aslında bu sisteme geçmeye, ilgiyle anlattıklarımı dinledi ve uyguladı.


Fotoğrafta gördüğünüz dolabın muhteşem düzenli hali. İlk halini paylaşmasam daha iyi olur :) Bu gördüğünüz de yalnızca geçici bir düzendi. İlk çalışmaydı. Bu tür çalışmalar zamanla olgunlaşır.

İlk çalıştığımız gün o küçücük odadan 3 battal boy torba atılacak ve verilecek eşya çıktı. K.Ö ve asistanımla birlikte zorlukla taşıdığımız torbaların iki tanesi verilecek eşyalardı ve bunları Şişli Belediyesi'nin "Kullanılmış Kumbarası"na attık. Bu sistem inanılmaz derecede işe yarayan bir şey. Hem birilerine faydası var hem de atacağınız şeyi evde tutmamanız gerekiyor. Tuttuğunuz an her şey yerine dönüyor ve hiçbir şey atamıyor, evi de çöp ev haline getirme yolunda ilerliyorsunuz.


Fotoğrafta K.Ö. ve S.S'yi verilecek eşyaları kumbaraya atmaya çalışırken görüyorsunuz. Bakmayın gülümsediklerine, o torbaları 3 kişi zor taşıdık.

K.Ö.'nün yaz tatilinden dönüp sonbahar için yeniden çalışmak istemesi üzerine kendisinden deneyimleri ile ilgili bilgi almak istedim. Hayatı çok kolaylaşmıştı anlattığına göre. Bir kere işe giderken ne giyeceğim diye vakit kaybetmiyordu artık sabahları, o vakti kahve keyfiyle geçirdiğinden mutlulukla söz etti. Çok rahat etmişti. Alışveriş çılgınlığı geçmişti (ki bu aslında başarının kesin olduğunun habercisidir). Yalnızca atılan şeyin yerine bir şey konması gerekiyor mu, ya da gerçekten ihtiyaç var mı, ona bakıyordu artık. Örneğin söylediğine göre koca yaz boyunca yalnızca 2 tişört ve bir beyaz pantolon almıştı.

Bu sefer minimalist yaşam sırlarıyla tanışacağını ve bu başarısının onu mevsimlik değil yıllık kapsül gardırop çalışmasına taşıyabileceğini söylediğimde çok mutlu oldu.

Evine gittiğimde gördüğüm tablo beni mutlu etti. Fazla bir karışıklık yoktu. Gardırop konusunda sıkıntı yaşamamıştı, yalnızca evi kullanan başka bir arkadaşı sanırım biraz bozmuştu gardırobunu ve düzenini. Bir de yerini hiç beğenmediğim, odayı ferahlatması ve aydınlatması açısından camın önünden almasını tavsiye ettiğim kütüphanesini de söylediğim kısma taşımıştı.

Etrafa baktım, bugün hem gardırobu düzenleyeceğiz, hem de odanı minimalist yaşama hazırlayacağız dediğimde inanamadı.

Gardırobu düzenledik. Geçen çalışmada valize kaldırıp sonbaharda inceleriz dediğimiz kışlık eşyaları indirip ayıkladık. Gerek yazlıklardan ve gerek de kışlıklardan gene bir battal boy torba verilecek eşya çıktı. Kendi isteğiyle ve zaten kararlı bir şekilde ayırmasına rağmen o bile bu çıkan fazlalıklara inanamadı. Şimdilik dolabını 4 mevsimlik hale gelmeye hazır ettik. Kışlık alışverişini tamamladıktan sonra yeniden elden geçirip artık K.Ö'ye 4 mevsimlik bir gardırop hazırlamış olacağız. Hiçbir şeyini de valizlerde tutmak zorunda kalmayacak.




Ben kapsül gardırop sisteminde çoğunluk eşyayı asma taraftarıyım ama bazı şeyleri katlama metodlarıyla kaldırıyorum ve çok da fonksiyonel oluyor. Bunu burada da uyguladık.



Gardıropla işimiz bittiğinde kütüphane ve evraklara giriştik ve tabii ıvır zıvır ne varsa.


Sonuç başarılı. K.Ö. artık minimalist yaşama hazır.



Bu tür başarılar müthiş bir keyif kaynağı. Bu arada laf aramızda, bu seferki verilecekler torbasını da yine 3 kişi zor taşıdık. :)


Asıl yapacakları şimdi başlıyor. Bundan sonra benden alacağı maillerle her hafta günlük 10 dakika ayırarak yapacağı ilginç çalışmalarla inanılmaz sonuçlara ulaşacak.



27 Ağustos 2016 Cumartesi

Merhaba Minimalizm!



Oldum olası hayatta en kıskandığım insanlardır minimalistler.

Yıllarca “minimalist olmayı çok isterdim ama ben olamam, çünkü…” diye başlayan cümleler kura kura kendimi kandırmış durmuşum. Biriktirmiş de biriktirmiş, ruhen de, fiziksel olarak da yük bindirdikçe bindirmişim üzerime.

Analog dönemi, aradaki geçiş dönemlerini ve hızla gelişen ve her gün gittikçe daha fazla kolaylıklar sunan dijital dönemi arka arkaya yaşayan biri olarak hem şanslı, hem de şanssız sayabilirim kendimi.

Şanslıyım çünkü bilgisayar başında büyümedim. Sokaklarda oynadık, kütüphanelere gittik. Teknoloji olarak ne varsa onu kabul edip fazla da kurcalamadık. Çok okuduk.

Ben çok okudum, ne bulursam okudum. Bütün paramı kitaplara yatırdım. Ödünç alıp okumak ve geri vermek yoktu kavram olarak bende. Ya bulamazsam o kitabı, ya geri verdikten sonra bir şey için lazım olursa?

Belki de bu korkularla her şeyi biriktirmeye başlamışım. Gazeteden bir şey kesip kenara koymuşum, bir dergiyi saklamışım vs vs.

Belki de bir şansım yurt dışında değişik yerlerde yaşarken, yer değiştirirken vs kaybolan, kalan, giden şeyler. Yoksa bir yerde sabit dursaydım sanırım eşi benzeri olmayan bir kütüphane ve inanılmaz bir yatay arşiv sahibi olacaktım.

Mardin’de bir süre bir evim oldu ve orada yaşarken İstanbul’da olduğum bir gün İstanbul'daki evin kütüphanesinde çok önemli bir kitabı aradım ve bulamadım. Kütüphanenin altını üstüne getirdim. Yok, yok, yok! Delireceğim. Kimseye vermiş olamam. Çok kıymetli bir kitap. Bakmadığım yer kalmadı, eminim kitap İstanbul’da olmalı ama yok. Mardin’e gittiğimde gördüm ki, kitap Mardin’deki evde.

O an aklıma çok sevgili bir dostumun bir sözü geldi: "İki ev olunca, biri diğerine küser." O an bir karar verdim, böyle devam edemezdim. Mobil bir hayatım vardı rehberlik mesleği nedeniyle bir kere. Bu nedenle bir merkezim olmalı, burası da İstanbul olmalıydı. En azından eşyalarım ve kitaplarım orada olmalı ve ben istediğim gibi istediğim yere gidebilmeliydim.

Şimdi geri dönüp düşünüyorum da, defalarca yurt içi ve yurt dışında ve İstanbul’da oradan oraya neler taşımışım, neleri sürüklemişim. Her taşınma küçülmek ve fazlalıklardan kurtulmak için bir fırsat olabilecekken, ben her sefer, yeni evde hallederim diyerek, her şeyi kutulara tıkıştırıp yıllarca birini bile açıp bakmamışım.

Teknolojiyi çok seven biri olduğum için son birkaç yıldır hep dillendirdiğim, "Hafiflemek istiyorum, her şeyimi dijital ortamda ve el kadar bir bellek sisteminde tutup, hafif hafif yollara düşmek istiyorum. Bir şey aradığımda elimin altında olsun. Eve gidince hallederim demeyeyim" duygularıma gün geçtikçe yaklaşıyormuşum aslında.

Kütüphanem yıllarca ve defalarca elden geçti. Şükür ki onu yapabildim. Çok kitap verdim. O kadar sefer (benim hatırladığım nereden baksan 5) elden geçti, kolilerle kitap hediye edildi, bağışlandı, okullara yollandı vs ve en son geçtiğimiz günlerde son bir temizlik yaptım ama hala 1300 civarında kitap var.

Meslek kütüphanemin en önemlilerini ve gerekenleri elden çıkartamam, çıkartmam da zaten. Bazı kitaplar var, veremem, verilmez. Onun dışında hiç acımadan, düşünmeden ayıkladım ve azalttım…

Minimalist olmaya karar vermiştim bir kere çünkü!

Laf ağızdan çıkmıştı… Ben bir şey yapmaya karar verdim mi, ne yapar eder yaparım.

Ama minimalist olma kararını almama neden olan aslında aylar önce kapsül gardırop uygulamasındaki başarımdı. Araştırmış, öğrenmiş, pratiğe geçirmiş hatta danışmanlık yapmaya başlamıştım.

Sonra sıkıldım. Ben zoru severim. Mevsimlik değil de yıllık kapsül gardırop denesem mi acaba diye düşündüm ve onu da başarınca artık minimalist mi olsam acaba diye düşünmeye başladım.



Bu çok doğal bir süreç. Çünkü kapsül gardırop konusunda başarılı olunca hayatın kökten değişiyor. İnanılmaz rahatlıyorsun ama yaşadığın ortam engellerle doluysa bir şeyler yanlış gibi geliyor.

Yaz gelip çatmıştı, ortam fena, iş güç yok. Bir rehber için inanılmaz bir travma. Yazın bizde iş olmaz tamam da, bu sefer durumlar farklı. Bir şeyler yapmalı, boş durmamalıydım.

Bir yandan yeni projeler üretmeye çalışırken öbür yandan minimalist olma konusunda kendimi eğittim. Ne varsa okudum, ne buldumsa izledim ve kendimde, evimde uyguladım.

Şunu gördüm:

Minimalist olmak için her şeyden önce buna hazır olacaksın. Hazır olmamak aslında bahane değil tabii, çünkü farkı yaşayınca, neredeymiş aklım bugüne kadar diyorsun.

Minimalist olmanın ilk şartı kapsül gardıroba geçmek. Her şeyden önce onu yapacaksın.

Şimdi aslında sihirli bir formül ve tek bir kural yok. Ben gördüm ki, kişiye göre değişebiliyor. Ama kurallara uymak da gerekir. Sen kurallara uy, sana uyanı da uygula dedim kendime.

İkinci yapılması gereken kitapları düzenlemek. Ben de bu kuralı bile bilmeden kütüphane en zoru diye her gün raf raf bu işe el attım. Sonuçta iki senedir oturduğum ve “Düşler Atölyesi” adını verdiğim mekânda hiçbir kitabın yerini bulamadığım yeni sistemimi bir kez daha değiştirdim ama bu sefer elimi attığım anda istediğim kitabı bulabilmenin huzuruyla. Diyorum ya, sistem! Tıkır tıkır işliyor.



Sıra en zor şeye gelmişti. Üçüncü yapılması gereken şey evraklar, kağıtlar, dökümanlar vs. İşte bu beni oldukça zorladı. Ama takip ettiğim herkes, en zoru budur diyordu, çok zaman alır diyordu. Okuduğum her şeyde de aynı durum mevzu bahis… Bu nedenle çok uzun ve zorlu bir sürece gireceğimi bilerek bu işe soyundum.



Yıllardır atmak istemediğim ve gerekli belgeleri tarayıp dijital ortama geçireyim der durur ve bir türlü de doğru dürüst bir şey yapmazdım. Üstelik sırf bu iş için tarayıcı bile almıştım. Ama bu sefer inanılmaz hızlı bir şekilde belgeler dijital ortama geçmeye ve çok ender birkaç evrak dışında hepsi çöpü boylamaya başladı.

Tabii bunu yaparken mutfak, banyo, dolaplar, ıvır zıvır ne varsa elden geçirdim ve benim Düşler Atölyesi’nden inanamayacağınız miktarda şey geri dönmemek üzere çıktı gitti.

Fotoğraflar, ıvır zıvır vs derken sonbahara minimalist olarak gireceğim hedefimi yakalamak üzereyim. Tabii ki tam anlamıyla istediğim hedefe varmış olmasam da, bir mucize gerçekleşti. Aslında minimalist oldum bile. Ben biraz daha yüksek bir hedef koydum. Onu da sonbaharda halletmek derdindeyim…

Kendi başınıza yapamayacağınız çok şey olabiliyor, ya da bir metod her şeyiyle size uymayabiliyor. Birinden bir şey, birinden başka bir şey alıp, biraz da kendi mantığımı ve hislerimi kullanarak sanırım bana en uygun yolu çizdim.



Bu süreçte çok eğlendim. Artık her gün 10 dakikalık dokunuşlarla mucizeler gerçekleştiriyorum. Kendime ait bir sistem geliştirdim.

Bir daha taşınırsam (ki sanırım bu çalışmayla kendimi yeni bir hayata da hazırlıyorum) peşimde ve sırtımda onca yükle gitmeyeceğim yeni evime.



Ruhen de çok iyi geldi bu süreç bana aslında. Yüzleşmeler, vedalaşmalar kolay değildir. Tüm bunları yaşadım arka arkaya. Pek çok kişiye de yardım etmeye çalıştım elimden geldiğince. Bunu da çok sevdim. Yardım etmeye de devam edeceğim.

Çünkü an geliyor tıkanıyorsun, insan var bunu kendi başına yapamıyor, işte o anda bir yardım gerekiyor. Bence çekinmemek ve yardım almak çok keyifli. Yalnız kalmıyorsun, hata mı yapıyorum diye suçluluk duymuyorsun, sohbet ediyorsun, eğleniyorsun ve…

… ve azla daha çok oluyorsun, vaktini ve paranı daha iyi ve güzel şeylere harcıyorsun.

Aslında hayata yer açıyorsun...


3 Temmuz 2016 Pazar

Pratik, Keyifli ve Mutlu Çözümler: Giysi Kumbaraları


Bir şeyler almak, gereksiz şeyleri saklamak, biriktirmek ciddi bir enerji gerektirir.

Bir yerlere doldurursunuz eşyaları. Valizlere, çantalara, garajlara, tavan aralarına vs vs.

Arada sırada olur da aklınıza gelirse bakar ve büyük ihtimal şöyle dersiniz: “Aaaa, benim buyum da mı vardı? Neyse dursun, bir gün belki gerekir.”

Bu ve buna benzer monologlarla eşyalar, gereksiz şeyler biriktikçe birikir, çoğaldıkça çoğalır ve hiçbir işe yaramadan, yüzlerine bile bakılmadan, kimsenin olmadan, bir yerlere tıkılmış, atılmış, kapatılmış olarak yaşamlarını sürdürmeye devam ederler…

Korkunç bir şey aslında düşünürseniz… Gereksiz bir yığılma, yer kaplama, bir işe yaramayan şeyler ve işin en kötüsü de, biriken negatif enerji…

Aslında daha da kötüsü var. Sakladığınız, biriktirdiğiniz tüm gereksiz şeylerden kurtulmak için gene enerji harcayacaksınız. İnanın bir şey biriktirmek ve sonra ondan kurtulmaya çalışmak müthiş enerji ve zaman kaybı.

Bu enerjinizi ve zamanı bambaşka şeylere harcayabilirsiniz aslında.

Buna benzer durumları hepimiz bir şekilde yaşıyoruz, o nedenle yol yakınken dönmekte fayda vardır diyelim ve benim son günlerde yaşadığım şeylere bir bakalım…

Bu sene bahar bir türlü gelmek bilmedi, havalar hep soğuktu, kışlıkları bile kaldırmasak mı diye düşündürttü insana İstanbul en azından. Bahar mevsimi için hazırladığımız kapsül gardroplardan sonbaharlıkları ve bazı kışlıkları kaldırmadık bu nedenle.

Sonuçta yaz öyle bir geldi ki, şimdi de yanıyoruz.

Benim sıcaklarla pek aram yoktur.  Soğuk severim ve pek de üşümem. O yüzden kışlıklarım aşırı kalın değildir.

Yazlık kapsül gardırobumu hazırlarken sonbahar ve kışlık eşyalarımı “aman şimdi bunlarla uğraşamam, kaldırayım, sonbahar için kapsül gardrop hazırlama dönemi gelince bakarım” diyerek neyim var neyim yoksa gardropların üzerindeki valizlere koyup kaldırmıştım.

Son birkaç gündür aklım o valizlerdeydi. Şöyle düşünüyordum:

“Bir şeyi neden kaldırırsın? Gözden uzak olsun, gözüne gözükmesin diye. Peki o halde neden var ki o şey?”

Tabii bazı şeyler bir yerlere kaldırılır ama fazla mala ne gerek var ki? Kaldır bir yere belki bir gün lazım olur… Olmuyor, asla lazım olmuyor. Olursa da alırsın, ya da bir yolunu bulursun. Zaten “ya gerektiği zaman alamazsam” diyerek alamamanın zeminini hazırlamıyor musun? Çağırmayın negatifi işte… Ne gerek var? İki tencere setine ne gerek var? Restoran mı işletiyorsunuz? Sekiz yatak örtüsüne, çarşafa (misal) vs ne gerek var? Otel mi işletiyorsunuz?

Bir durun ve düşünün, neyi ne kadar ve ne zaman kullanıyorsunuz? Bir gün kullanırım dediğiniz hangi şeyi gerçekten çıkarıp kullandınız?

Tamam her şey gözünüzün önünde olamaz, zaten ortalıkta fazla şey olmaması daha iyi minimalist yaşam için ama dolapları da kullanılmayan şeylerle tıka basa doldurmayın.

Zamanı gelince ve gerekirse alırsınız da, kullanırsınız da. Bazı şeylerin zamanı ise hiç gelmez. Oysa ki, hepsini de o kadar severek almıştınız… Değil mi?

Bazı şeylerle vedalaşmanın zamanıdır bu tür düşünceler kafamızda dolaşmaya başladığında…

Ben tavan arası, garaj, valiz içi ve kutulara pek inanmıyorum artık. Gereksiz bir fazlalık…

Mesleğim gereği (rehberlik ve yazarlık) ciddi anlamda belge biriktirmiş olduğum için yeterince sıkıntı çekmişliğim ve rahatsız olmuşluğum vardır.

Benim evrak arşivi sistemime “yatay arşiv” deniyormuş. Çok sevdiğim bir akademisyen dostum kutularımı görünce “yazar arşivi” demiş ve gülümsemişti.

Ama ben mutsuzum bundan. Gerekli gereksiz belgeler, evraklar, her şey bir yerlerde ve okunuyor mu? Kimi evet, kimi hayır. Ne işleri var orada? Oku at… Hatta geçen gün çok sevdiğim bir başka dostum “Senin hala evindeki onca kitaba ihtiyacın var mı?” diye sorunca oturup düşündüm, hem de kara kara.

Arzum her şeyi minimale indirmek ama nasıl?

Bu ayrı bir mevzu, burası kapsül gardrop için ayrılmış yer, o nedenle gardıroba dönelim.

Belgeleri scan ederken birden bire “ben şu valizleri boşaltıp bir bakayım, yazlık kapsül gardrop da henüz bir aylık ama neyi kullandım, neyi kullanmadım kontrol edeyim” diye düşünüp gecenin bir yarısı bütün valiz içleri ve gardrobum boşaltılıverdi.

Benim iki küçük gardrobum var. Birinde günlük kıyafetlerim (altlar, üstler, elbiseler) ve gece kıyafetlerim var, diğerinde ise dış giyim, ev kıyafetleri ve ayakkabılar duruyor. Ayrıca çantalar da bu gardropta.

Şifoniyerimde de aksesuarlar, yatak kıyafetleri, iç çamaşırları, spor kıyafetleri vs duruyor.

Her şeyi tek tek elden geçirdim…

Kapsül gardrobun amacı yeni eşyalar almak değil, olanı ortaya çıkarmak, kaliteli şeyleri, senin tarzın olanı bulmak ve bunları kullanmak, kombine etmek, işe yaratmak. Bu arada mutlu olmak, kendini iyi hissetmek ve zaman kayıplarını minimuma indirip başka şeylere daha fazla zaman ayırmak.

Valizlerden çıkan ve sonbahar kış için olan şeyleri gardroptakilerle birlikte önüme koyup baktım. Ben yıllardır zaten kapsül gardroba uygun bazı adımlar hep atmışım ama tam uygulamamışım. Yani örneğin kaliteli bir şeyi senelerce defalarca ve pek çok farklı şeyle kombine ederek giymişim. Ama bunların bazıları hala ilk günkü gibi sapasağlam dururken bazıları bitmiş. İşte biteni at ya da ver ve yerine gerekiyorsa bir şey al. Ama kullanabileceklerini kullan. Kural bu!

Hangilerini giyerim, hangilerini giymem diye düşünürken aklıma son bir aydır aslında epey kıyafet verdiğim geldi. Verecek ne kalmıştı ki?

Sizce? Sıkı durun…

Bu sabah bizim sitede belediyenin kedi ve köpekler için koyduğu mama ve su otomatının yanında duran yine belediyeye ait eski/kullanılmış giysi/ayakkabı/tekstil kumbarasına attığım parça sayısı tam tamına 41!


Şu anda valizlerimin içi boş. Bütün kıyafetlerim gardropta. Yani anlayacağınız ben sezonluk değil yıllık gardrop yaptım ve yeniden gözden geçirdiğimde ulaştığım rakamın çok daha altına ineceğime eminim.

Bu konuya (yıllık kapsül gardrop) başka bir yazımda değineceğim. Bu yazının amacı başka. Şu şehrin her köşesinde bulunabilecek giysi/ayakkabı/tekstil kumbaraları.

Eski de olsa kullanılabilecek haldeki eşyalarınızı çöpe atmayın. Verecek birisi yoksa en iyi çözüm belediyelerin her köşeye koyduğu bu kumbaralar. Harika bir hizmet...

Kendinizi inanılmaz hafiflemiş hissetmenizin yanı sıra müthiş de mutlu oluyorsunuz, çünkü biliyorsunuz ki, sizi bir zamanlar mutlu eden şeyler yakında belki bir başkasını da mutlu edecek...



9 Haziran 2016 Perşembe

Dahil Edilmeyenler Listesi - 1

Bugünlerde kendi yaz kapsül gardırobumu hazırlarken bir sürü detay çıktı karşıma.

Bu detaylardan bir tanesi de "Kapsül Gardrop'a Dahil Edilmeyenler Listesi" ile ilgiliydi.

"Dahil olmayanlar listesini yeniden incelesem mi? Neler kalmalı, neler gitmeli? Bu dahil olmayanlar neye göre dahil değiller iyice bir bakmalı mıyım?" gibi sorular kafamı kurcaladı bütün gün.

En sonunda onları da elden geçirmek gerektiği konusunda karar kıldım.

Kapsül gardırop sisteminde parça sayısıyla da hareket ettiğiniz için, dahil edilmeyenler listesi neye göre yapılıyor?

Normal şartlarda bir kapsül gardıroba dahil edilmeyecekler şunlar:

a) Ev kıyafetleri,

b) Yatak kıyafetleri,

c) Spor yaparken giyilenler,

d) İç çamaşırları,

e) Aksesuar (her türlü),

f) Çantalar, 

g) Deniz kıyafetleri,

h) Gece kıyafetleri - kokteyl kıyafetleri - resmi kıyafetler (ayakkabılarıyla birlikte).

Bu liste aslında biraz da size kalmış bir şey. Örneğin aksesuarları dahil olanlar listesine almamakta fayda var. Elinizdeki parçaları aksesuarlarla renklendirip, çeşitlendiriyorsunuz sonuçta ve zaten aksesuar denen şeyin de amacı bu.

Bildiğim bazı kapsül gardırop kullanıcıları spor yaparken giydikleri kıyafetlerini, ev kıyafetlerini ve hatta bazıları da gece kıyafetlerini dahil ediyorlar kapsül gardırop listelerine. Tabii bu durum da tamamen onların yaşam tarzıyla ilgili bir şey. 

Örneğin ben yukardaki listeden hiçbir şeyi kapsül gardırop listeme dahil etmeyi uygun ve doğru bulmuyorum.

Yaşam tarzınızı ve önceliklerinizi belirleyip listeleri öyle oluşturmakta yarar var bence. Danışanlarıma da bunu tavsiye ediyorum ve hatta bunu birlikte yapıyoruz.

Ben bugün dahil olmayanlar listemdeki t-shirtleri biraz ayırıp ayıkladım elimde bu gördükleriniz kaldı.



Baskılı t-shirtleri artık eskisi kadar çok kullanmayı sevmiyorum ama bu gördüğünüz t-shirtler benim yalnızca senede birkaç gün dışında giymediğim t-shirtler. Aslında iş kıyafetlerimin bir parçası. Profesyonel turist rehberi olduğum için bunları ara sıra giydiğim oluyor.

En soldaki gri olan GÖBEKLİTEPE. Göbeklitepe ziyaretlerimde mutlaka giydiğim bir t-shirt. Seviyorum ve oldukça da kaliteli. Hemen üstündeki BALAT, onun yanında iki tane HASANKEYF. Hasankeyf t-shirtlerinden kaç tane eskittiğimi ben bile bilmiyorum. Ne zaman Hasankeyf'e gitsem bunu giymişimdir. Bir altında TROIA, onun altında siyah-beyaz olan ÇATALHÖYÜK (Neolitik Anadolu) t-shirtü Aktüel Arkeoloji'nin bir hediyesiydi ve en sağda LÜBNAN.

Bu t-shirtler gündelik kıyafetlerle kullandığım şeyler değil. Ancak iş kıyafeti gibi düşünülebilir. Ya nereye aitlerse oraya giderken giyiliyorlar ya da yurt içi ve/veya yurt dışı turlarda herhangi bir zaman diliminde. Sonuçta mesaj içeren üstler bunlar.

Çok uzun süre giymediğim de olabildiği için kapsül gardırobumda yer işgal etmemeleri amacıyla ben bu 7 t-shirtü (bugün elendiler, birkaç tane daha vardı) dahil edilmeyenler listemde tutuyorum.

Dahil edilmeyenler listesindeki eşyaları da zaman zaman gözden geçirip azaltmakta fayda var. Nasıl olsa dahil değiller kaç tane olursa olsun demenin de (kullanmadıktan sonra) hiç anlamı yok...

30 Mayıs 2016 Pazartesi

"Kapsül Gardrop" Danışmanlığı

Kapsül gardırop danışmanlığı nedir? Kapsül gardırop danışmanı ne yapar? Neden gereklidir? Gerekli midir?

Herhalde başlığı okuduğunuzda aklınıza bu sorulardan en az biri gelmiştir, belki de hepsi…

Şimdi samimiyetle düşünün. Her sabah kalkıp gardırobunuzun önüne geçip "bugün ne giyeceğim" diye düşünmüyor musunuz? Ağzına kadar eşyayla dolu gardırobunuzun, şifonyerlerinizin vs önünde kaç kez "giyecek hiçbir şeyim yok" dediniz?

Bu ve bunun gibi pek çok durum sizin hayatınızdan çalınan en kıymetli anlarınız ve tabii enerjinizi olumsuz şekilde düşüren şeyler.

Yapılan araştırmalar göstermiş ki, özellikle gün içinde çok daha önemli kararlar almak zorunda kalan insanlar "bugün ne giyeceğim" sorusunu hayatlarından çıkardıkları zaman hem daha yaratıcı, hem de mental olarak daha fazla alana sahip oluyorlarmış.

Kapsül gardırop sistemini hayatında uygulayanlar içinde en bilinen isimlerden Mark Zuckerberg ve Barack Obama karar vermek zorunda oldukları şeylerin sayısını düşürmek, daha iyi hizmet verebilmek ve daha sağlıklı kararlar almak için bazı gereksiz kararları hayatlarından silme yoluna gittiklerini ifade ediyorlar.

Belki diyeceksiniz ki, Zuckerberg ve Obama’dan bahsediyorsun, benim alacağım kararlarla onlarınki arasında dağlar kadar fark var.

Eğer böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Kendinizi hiç küçümsemeyin.

Şimdi gelin birlikte düşünelim:

Gün boyu taş çatlasa en fazla 3 ya da 4 karar almanızı gerektiren şey çıkabilir diyelim. Sabah enerjinizi düşürmüş hatta belki de tümünü sömürmüş olan o ilk karar sebebiyle acaba ne kadar sağlıklı kararlar alacaksınız? Böyle anları ve günleri bir hatırlamaya çalışın.

Siz önemsemeseniz de, alacağınız karar size önemsizmiş gibi gelse de, belki bir iş yerinde, bir yeni projede, evde, ailenizde, yakın çevrenizde vs çok önemli bir sonuç doğuracak ya da belki yanlış bir karar kötü şeylere sebep olacak. Aslında her şey birbiriyle o kadar ilintili ki…

Her gün ne giyeceğinizi düşünmenin boşa harcanmış enerjiden ibaret olduğunu kapsül gardırop uygulamasına geçtiğiniz an görüyorsunuz. Bu gereksiz “bugün ne giyeceğim” kararını yok edebildiğiniz an günün devamında stresi de daha az hissediyorsunuz.

Yine yapılan bir araştırma şunu göstermiş: İnsanın hayatının %85’inde aktif olduğunu, bu zamanı dışarıda, işte hatta evde geçirdiğini düşünürsek, sahip olduğu kıyafetlerin en fazla %20sini giydiğini görüyoruz.

İşte günümüz dünyasının, alışverişe ve harcamaya endeksli hayatın bizleri getirdiği korkunç sonuç…

Ama hala pek çok kişi ne diyor? "Giyecek hiçbir şeyim yok…" Çünkü hiç giymediğiniz kıyafetler, kazaklar, t-shirtler, ayakkabılar, ceketler öylece duruyorlar dolabınızda ve siz uzunca bir süre, “bu olmadı”, “bu hiç yakışmadı”, “bu hiç tarzım değil, ne zaman aldım ki ben bunu”, “bunun da modası geçti”, “bu kıyafet uygun kaçar mı acaba gideceğim toplantıya” gibi onlarca düşünceyle bütün gününüzü negatif etkileyecek bir karar aşamasından geçiyorsunuz.

Oysa inanın sahip olduklarınızın yarısından fazlasına ihtiyacınız yok...

Zenginlik çok şeye sahip olmak değil, az şeye ihtiyaç duymaktır.

Unutmayın dolaplara, çekmecelere, kutulara, valizlere hapsettiğiniz her şey, göz önünden kaldırdığınız her şey zaten görmek istemediğiniz için, görmemek için kaldırdığınız şeydir.

Sevdiğiniz şeylerle yaşamaya, sade olana yer açın. HAYATA YER AÇIN!


Sade olmak zordur.

Evet, sade olmak zordur ama en güzelidir de.

Haydi gelin yine birlikte düşünelim:

Kendinize karşı ne kadar dürüst olabiliyorsunuz? Kendi başınıza gardırobunuzu toplamaya kalkıştığınızda "zayıflayınca giyerim", "yeniden moda olursa", "belki çocuğum giyer", "aman dursun belki lazım olur" dediğiniz kaç kıyafet var?

Zayıflayınca asla giymezsiniz, tam tersine zayıflamanın ve değişimin mutluluğuyla emin olun yepyeni şeyler alırsınız. Yeniden moda olmaz. Olsa ne olur? Çok sıra dışı ve inanılmaz anılarla dolu bir şey olmadığı sürece gardırobunuzda yeri yok. Aslında belki de bu kadar kıymetliyse o kıyafetin yeri bir etnoğrafya ya da şehir müzesi. Çocuğunuz inanın giymez. Kendi stiline, yaşadığı zamana uygun şeyi isteyecektir.

Kapsül gardırop danışmanlığını yaptığım insanların bu konuda yaşadıkları deneyimleri ve bana aktardıkları çok ilginç ve mutluluk verici. İşte size birkaç örnek:

"İnan, her açtığımda mutlulukla bakıyorum gardırobuma."

"Stilimi ortaya çıkardı bu çalışma, eskiden o kadar çok şeyim varken bu kadar kombinasyon yapmıyordum ve şimdi çok daha fazla kıyafetim var sanki."

"Şimdi çok daha şık, rahat ve huzurluyum."

"Ne kadar gereksiz şeylere ne kadar çok para harcarmışım meğerse, şimdi paramı ve zamanımı çok daha faydalı şeylere harcıyorum."

"Bu sistem sayesinde sabah 10 dakika bile fazla uyuyabilmek, saçma bir karar yüzünden keyfimi kaçırmak zorunda olmamak, bir çay ya da kahve daha içebilecek, kahvaltıda daha sakin ve huzurlu oturacak, bir şeyler okuyacak zamanı kazanmak, her güne pozitif başlamamı ve günümün verimli geçmesini sağlıyor."

Kapsül gardırop danışmanlığı kendi değerinizi daha güçlü şekilde ortaya çıkarmaya yarayan kıymetli zamanınızı size kazandıran bir danışmanlık sistemidir.

Kapsül gardırop danışmanı siz istemediğiniz sürece stilinize ve ne giyeceğinize karışmaz ama en iyi gardırobu oluşturmanız, en iyi sonucu almanız için size tarafsız ve profesyonel bir dış göz olur.

Kapsül gardırop sistemini hayatınızda doğru uyguladığınız andan itibaren gereksiz harcamalardan kurtulacak, paranızı, zamanınızı ve enerjinizi çok daha güzel ve yararlı şeylere harcayacaksınız.


15 Mayıs 2016 Pazar

"Kapsül Gardrop" Rehberi - 2


"Kapsül Gardrop" oluşturmak:

Artık kapsül gardırobunuzu oluşturabilirsiniz.


Haydi başlayalım:

Yapmanız gereken şey aslında mevsimlik gardırobunuzu oluşturmak. Bunu yaparken de ilk iş bir liste yapmak. Dahil olanlar ve olmayanlar listesi.


Hatırlayalım mı?

Dahil olanlar: Üstler, altlar, (kadın gardırobunda elbiseler de var), dış giyim ve ayakkabılar.

Kapsül gardırobunuzun parça sayısına dahil etmeyecekleriniz ise: Spor yaparken giyilenler, her türlü aksesuar, çantalar, deniz kıyafetleri, ev kıyafetleri (resim yaparken ya da evi boyarken vs giyilenler de), yatak kıyafetleri, iç çamaşırları, gece kıyafetleri - kokteyl kıyafetleri - resmi kıyafetler (ayakkabılarıyla birlikte).

Bu yazının yazıldığı zamanı baz alırsak, benim bulunduğum yerde artık baharın sonu gelmekte, yani yaz gardrobu zamanı geliyor diyebiliriz.

Bu günlerde baharlık kapsül gardırop yapmış olanlar için yavaş yavaş yazlık gardıroplarını hazır etme zamanı yaklaşıyor.

Bu yazıyı hangi mevsimde ve ortamda okuyorsanız (illa bugün okunacak diye bir kural yok) hemen o mevsimin gardırobunu hazırlayın. Mevsimin ortasında, başıında ya da sonunda olmanız önemsiz, önemli olan ilk adımı atmak, atabilmek...

İlk işiniz mevsimlik gardırobunuzun dahil edilecekler listesindeki parçalarını toplamda 37'ye indirmek.

Neden 37?

İşin uzmanları ideal sayı diyorlar. Deneme yanılma metoduyla ulaşılan bir sayı bu. Sonuçta size kalmış bir şey ama asla 40'ı geçmeyin.

Üç ay boyunca (yani mevsim boyunca) yalnızca bu 37 parçayı giyin. 

Bu üç ay boyunca alışveriş de yapmayın. Fakat mevsimin bitmesine 2 ya da 1 hafta kala artık yeni mevsim gardırobu için plan + alışveriş zamanıdır yavaş yavaş.

Bir sonraki mevsimin gardırobu için ne gerektiğini siz bileceksiniz ve ne kadar alışveriş yapacağınız da size kalmış, ama unutmayın: "az çoktur!"

Kapsül gardrop nasıl yapılacak?

Gardırobunuzun boşaltın. Gardırobunuzun içinde ne var ne yoksa çıkarıp yatağınızın üstüne koyun.

Tam bu aşamada yapmanız gereken en önemli şey kendinizi kandırmadan, her şeyi ama gerçekten her şeyi, tüm gardırobu boşaltmaktır. Yoksa baştan bu iş yanlış olur.

Şimdi her parçayı dürüstlükle inceleyin, giyin, çıkarın, bakın, düşünün ve eğer sonuçta "seviyorum, ölüyorum, bitiyorum, onsuz yapamam, şu anda giyerim, ben bunu 30 kere giyerim" gibi duygular besliyorsanız hemen gardırobunuza geri koyun, asın...

İşte tam da bu noktada stiliniz yavaş yavaş kendini belli etmeye başlayacaktır.

Bazı parçalarda "belki" diyorsanız, emin değilseniz, "bilemiyorum, belki giyerim, belki giymem, kararsızım" gibi bir duygu geliyorsa, belki çok para verip aldığınız için ya da belki bir gün giyerim diye düşündüğünüz için atmak da istemiyorsanız, bu durumdaki eşyalarınızı bir kutuya koyun ve gözden ırak bir yerde saklayın. Yatağınızın altında, evin garajında vs. İhtiyacınız olursa o parçayı nerede bulabileceğinizi biliyorsunuz. Gerekirse gider alır ve giyersiniz. Ama bu genelde olmaz. Eğer sezon sonunda o kutudaki parçalar aklınıza bile gelmediyse, bir kez bile giymediyseniz onlarla vedalaşma vaktidir.

Bazı parçalara bakıp "hayır" diyorsanız zaten durum ortada demektir. Bu durumda ya verin, ya bağışlayın, ya bir arkadaşınızla değiş tokuş edin ya da satın gitsin. Ama tutmayın, asla tutmayın.

Parçalanmış, yıpranmış, işe yaramayacak, tamir edilemeyecek vs durumdaki şeyleri de atın gitsin.

Bu arada gardırobunuzdan "bu mevsime ait değil" diyeceğiniz ama ne hikmetse her daim gardırobunuzda duran, belki de görmekten pek hoşlandığınız parçalar da çıkacaktır. unutmayın sezonluk gardırop yapıyorsak onların orada yeri yok. Bu durumda onları valizlere, yatak altına (mevsimlik olan eşyaları nasıl kaldırıyorsanız) koyun ve mevsimi gelince kullanın.

Şimdi dönüp gardırobunuza bakın: Bu durumda yalnızca "seviyorum" dediğiniz o ilk kategorideki parçaların kalmış olması gerek.

37 parça hedefiniz ne durumda? Eklenmesi gereken bir şeyler var mı? Alışveriş yapılması gerekiyor mu? (Gerekiyorsa ve 37 parçanın altındaysanız bunu zevkle yapın derim. Gerekmiyorsa da illa 37 parçaya ulaşmaya çabalamayın.)

Fazla parçanız var ve azaltmanız mı gerekiyor? (Bu durumda da her şeyi yeniden gözden geçirin ve bazı parçaları "belki" kutunuza koyup 37 hedefini tutturmaya çalışın.)

Size basit bir örnek vereyim: Benim bu yılki bahar gardırobumun "dahil olanlar" listesi 60 parçayla başladı (resmen ürktüm, şaşırdım) fakat daha bir ay içinde 29 parçaya indi. Çünkü kullanılmayanlar, gereksizler çok çabuk kendilerini gösterdiler. Şimdi ise birkaç parça reddedemeyeceğim ve kullandığım çok şık üstler ile birlikte 34 parçaya ulaştı.

Bu kadar basit mi? Bitti mi yani? Bu kadar mı?

Tabii ki değil. Daha o kadar çok şey var ki hem anlatacak hem de yapacak. Önümüzdeki yazılarda pek çok önemli konuyu, detayı ve püf noktalarını açacağım yavaş yavaş. Çünkü siz de göreceksiniz ki, kapsül gardırop işi uzun bir zamana yayılan çok ciddi bir çalışma.

Aslında bu kadar basit mi sorusunun cevabı da, hem evet, hem hayır. Bu işin çok ciddi sistemleri var ve işte tam da bu noktada bazı konulara dikkat çekmek isterim.

Kapsül gardırop oluşturmak aslında sanıldığı kadar kolay bir iş değil. Her şeyden önce kişinin buna ruhen ve bedenen hazır olması gerekiyor.

Tek başına pek yapılacak bir iş de değil. Yapabilen çıksa da, illa bir şeyler eksik kalıyor ya da yanlış oluyor. Mutlaka dürüstçe fikrini söyleyecek ve doğru bakabilen bir kişinin yardımı gerekiyor. Yoksa daha işin başında oyunu kaybetmeniz işten bile değil. Atmaya ya da vermeye karar verdiğiniz pek çok parça dolabınıza geri dönecektir ya da tam tersi, belki atmamanız ya da vermemeniz gereken bir parça gidecektir.

Bu işin çok ciddi sistemleri var. O nedenle mutlaka yardım almakta fayda var. Bir dış göz asla kötü olmayacağı gibi, sizin gözünüzden kaçan bir şeyleri görecek, duygusal yaklaştığınız şeylere başka açıdan bakabilecek, dürüst olup her konuda fikrini söyleyecek, sistemi bilen, minimalist yaşam tarzını yalnızca gardıropla sınırlamayacak birinin yanınızda olması aslında en iyi çözüm.

Zaten tam olarak stilinizi ortaya çıkarmanız, gardırobunuzun istediğiniz gibi olması, kullanım ve kendini ifade edişi açısından dört dörtlük olması aslında dört sezon gardırobundan sonra ancak olabilecek bir şey.

Bu nedenle belki de kendinizi boşuna yorup sonuca varmadan yoldan geri dönme tehlikesine karşı da en iyi çözüm profesyonel yardım almaktır kanımca.

Size bir sır vereyim mi? Gardırobunuza ve zaman içinde tüm yaşam alanlarınıza yayılacak olan bu tarza aşık olacak, her dakika gardırobunuza bakmaktan zevk alacaksınız. İnanın!